Makale
Elinizdeki o benzin bidonunu yavaşça yere bırakın…
İbrahim Halil Baran, New York’ta dersler vermiÅŸ, iyi eÄŸitimli tanınmış bir Kürt milliyetçisi. PKK’lı deÄŸil. Partiya Kürdistan adlı bir partinin kurucusu. BirleÅŸik bir Kürdistanı savunuyor. O yüzden çözüm sürecine de ÅŸiddetle karşı.
Kobani’den göçmenler gelmeye baÅŸladığında Twitter’dan bir yardım kampanyası baÅŸlattı. Epey bir yardım da topladı. ArkadaÅŸlarıyla Suruç’taki boÅŸ bir okulu tamir edip mültecilere açtılar, malzeme taşıdılar, kamyon boÅŸalttılar. Yaptıkları her ÅŸeyin fotosunu da Twitter’dan paylaÅŸtılar.
Dün PKK’lı eski Avrupa Parlamentosu milletvekili Feleknas Uca, yine PKK’nın haber ajanslarından DİHA’nın yaptığı bir haberi paylaÅŸtı. Haberde ÅŸöyle deniyordu:
“Özellikle sosyal medya üzerinden bireysel hesap numaralarını yayınlayan kimi ÅŸahısların, bu yolla haksız kazanç elde ettiÄŸi belirtiliyor. Rojava Yardım Koordinasyonu, en son Twitter'de İbrahim Halil Baran ismini kullanan ÅŸahsın hesap numarası yayınlayarak para topladığı bilgisi verdi. Koordinasyon, söz konusu ÅŸahısla herhangi bir iliÅŸkilerinin olmadığını belirterek, bu tür bireysel hesap numaralarına itibar edilmemesi uyarısı yaptı”
Kobani için geceli gündüzlü yardım toplayan bir Kürt milliyetçisiyle bile birlikte yaÅŸamayı, iÅŸbirliÄŸi yapmayı reddeden her ÅŸey benim diyen narsist bir örgüt PKK.
O yüzden bir hafta önce çözüm sürecinin yol haritasını Resmi Gazetesi’nde yayınlamış Türkiye’yi, bunca emek verilmiÅŸ barışı Kobani’deki ali menfaatleri için yakıp yıkmaya baÅŸlamasında ÅŸaşıracak bir ÅŸey yok.
Kobani için Türkiye’nin yakılıp yıkılmasının sebebi ise karışık.
Aynı anda Türkiye’yi hem Kobani’de PYD güçlerine askeri olarak yardım etmemekle suçlayıp, hem de İŞİD’e askeri olarak yardım etmekle suçlamaktalar.
Türkiye’yi kafalarında biraz abarttıkları kesin.
Türkiye, sınırındaki Tel Abyad düÅŸerken orada yaÅŸayan Harran ve Akçakale’de akrabaları olan Türkmen ve Araplara askeri yardım mı göndermiÅŸti? Binlerce Arap, Türkmen mülteci Türkiye’ye kaçtı.
Halep’in doÄŸusundaki Carablus’ta Türkmen ve Arap köyleri İŞİD’in eline geçerken ne yaptı peki Türkiye? Güya Türkiye’nin yakın olduÄŸu Özgür Suriye Ordusu içindeki Türkmenlere İŞİD saldırırken Türkiye yardım etti mi? Yine sadece mültecilere kapısını açabildi.
Lazkiye’de Özgür Suriye Ordusu’nun elindeki Türkmen köylerini hem İŞİD hem rejim vururken Türkiye’de MHP’liler Türkiye hiçbir ÅŸey yapmıyor diye kadın doÄŸum hastanelerine, ATM’ler mi saldırdı?
En son İŞİD, 200 bin Türkmen’in yaÅŸadığı Türkiye sınırına da çok yakın Irak’ın Telafer ÅŸehrini ablukaya aldı. 6 bin Türkmen günlerce İŞİD’le çarpıştı. 150 bin Türkmen ÅŸehirden kaçtı.
Åžii Türkmenler öldürüldü. Türkiye ve onun Türkmen asıllı BaÅŸbakanı, Türkmen asıllı DışiÅŸleri Bakanı ne yaptı peki? Türkmenler ÅŸehirleri yaktı mı? Ülkücüler AKP binalarını iÅŸgal mı etti? Kızılay O 150 bin mülteciye yardım götürdü sadece.
Tek bir aksi örnek var. Türkiye Tuzhurmatu’daki Bayır Bucak Türkmenlerine MİT tırıyla makarna ve battaniye olmadığını tahmin etmenin zor olmadığı bir yardım göndermeye kalktı, onu da cemaat savcıları durdurup, deÅŸifre ettiler.
Peki, bugün sınırının hemen karşısında Kobani’de olan biteni izliyorsunuz diye Türkiye’yi suçlayan PKK/PYD, bu 3 yıl boyunca aralarında sınır bile olmayan Halep’te, Rakka’daki katliamlar sırasında ne yaptı? KomÅŸusunun evinin yangınında yumurtasını piÅŸirmeye çalıştı.
En son merkezi Brüksel’de bulunan Uluslararası Kriz Grubu’nun raporunda yer aldığı gibi kendisine bir alan açmak, sosyalist-ekolojik toplum fantezilerini gerçekleÅŸtirmek için Suriye rejimiyle ittifaklar kurdu. Aynı raporda hala PYD’nin elinde olan Kamışlı ve Haseke’de memur maaÅŸlarının Åžam rejimi tarafından ödendiÄŸi iddiaları da yer alıyor.
Hadi Suriye’de çatışmalara taraf olmak istemediler, ÅŸehirlerini yıkılmaktan korudular, diÄŸer muhaliflerle ortak bir yol bulamadılar, böyle oldu.
PKK’nın krizleri örgütsel büyüme için fırsata çevirme siyasetinden Barzani bile nasibini aldı.
Esad rejiminin çekilip PYD’ye bıraktığı Rojava’da Barzani’ye yakın partiler barındırılmadı. Barzani Nusracı, İŞİD’in Türkiye ile birlikte kurucusu bile ilan edildi. KDP, PKK’yı ve medyasını yalancılıkla, İran etkisinde kalmakla suçlayan bildiri bile yayınladı. Daha kötüsü İŞİD Kürtlere saldırırken Irak ordusunun kaçtığı İŞİD’e karşı Åžengal’de direnemedi, Erbil’i ABD desteÄŸiyle zor bela kurtarabildi diye PeÅŸmerge’yle dalga geçtiler. Hem de Mahmur Kampı’nı bile koruyamamışken…
O yüzden Türkiye’yi ve barışı bu kadar kolay harcamaları hiç sürpriz deÄŸil.
Hem de Kobani ve çevresinden en son rakam 172 bin Kürt Türkiye’ye sığınmışken. En son önceki gece Kobani hastanesi bile orada tedavi gören yaralı YPG’lilerle Suruç’a taşınmışken.
Halen Türkiye’deki hastanelerde 500’e yakın yaralı YPGli tedavi ediliyor. Kobani’de silahlı YPGliler dışında en fazla 1000 sivilin kaldığı tahmin ediliyor. İsterlerse hepsi hatta YPG'liler de Türkiye’ye geçebilir.
Yani Türkiye’nin PYD’den kurtulmak için Kobani’de bir katliamı izlediÄŸi koca bir yalan. YaÅŸanan bir alan savaşı. Son 3 yıldır Suriye’de, Türkiye sınırlarında onlarcası olmuÅŸ savaÅŸlardan biri. Türkiye bu üç yılda Kobani kadar bu çatışmalarda tarafını hiçbir durumda bu kadar net bir ÅŸekilde ortaya koymamıştı.
Kobani ve Cezire kantonunun yöneticileri Nisan 2014’te Türkiye’ye gelip yetkilerle görüÅŸmüÅŸler, hatta Süleyman Åžah türbesinin korunması konusunda Türkiye’yle anlaÅŸmaya bile varmışlardı.
Bu anlaÅŸma uyarınca Süleyman Åžah Türbesi’ne gitmek üzere bir Türk askeri konvoyu 23 Nisan günü MürÅŸitpınar Sınır Kapısı’ndan Kobane Kantonu’nun izniyle Rojava’ya girdi ve konvoyu IŞİD kontrolündeki Karakozak Köprüsü’ne kadar YPGliler korudu.
Bu haberlerde yer almış konvoyun görüntüleri aylar sonra PKK medyası tarafından “iÅŸte Türkiye’nin İŞİD’e zırhlı silah gönderirken ki görüntüleri” diye kara propaganda için kullanıldı.
Bu apaçık yalanların Kobani konusunda hassas olan Kürtler dışında da müÅŸterisi çok.
Hiçbir çözümün parçası olmamış hep sorunlar üzerinden siyasi aktivizm peÅŸinde koÅŸmuÅŸ sinekten devrim çıkarmaya çalışan solcular ve onların fikri tasallutu altındaki Türkiye medyası en baÅŸta.
AK Parti’ye yarayan barışa bile karşı çıkacak hale gelmiÅŸ, açıktan savaÅŸ kışkırtıcılığı yapan öfkeli muhalifler hemen ardından.
Suriye’de yanı başımızda 200 bin insanın katledilmesini, ulusalcılık, anti-emperyalistlik, laikçilik, mezhepçililikle hoÅŸ görüp, ÅŸimdi Kobani’de olmayan katliamdan AKP’yi sorumlu tutan Esed Muhipleri Cemiyeti üyeleri tabii ki.
O yüzden daha dün Kürtlere ensestçi, pornocu diyenlerden, Büyükanıt’ın servis ettiÄŸi fotolarla esas devlet Kürtleri katlederken PKK’ya karşı kara propaganda faaliyetlerinin içinde yer almış gazeteci eskilerine, Kürtçe savunma hakkına bile hayır oyu vermiÅŸ CHP’den Kürt meselesinde Sri Lanka formülünü savunan cemaat kalemlerine kadar akbabaların #direnkobane hashtagelerine üÅŸüÅŸmesi ÅŸaşırtıcı deÄŸil.
PKK/PYD, Kobani’yi korumak için savaÅŸabilir. Türkiye’deki Kürtler Kobani’nin düÅŸmemesi için kendi hükümetlerini yardıma çağırabilir. Bunu sokakta barışçıl gösterilerle zorlayabilir.
KeÅŸke Türkiye komÅŸularındaki bütün insani krizlere müdahale edebilecek güçte bir ülke olsa.
Türkiye’de kamuoyu İŞİD’i destekleyen birkaç marjinal site dışında Kobani’nin yanında. Hükümete yakın, karşı bütün medya İŞİD’e karşı kahraman YPG’li hikayeleriyle dolu.
Ortada hükümetin ve kamuoyunun üzerine titrediÄŸi bir çözüm süreci var üstelik. Türkiye koalisyona girmiÅŸ.
Åžartlar diyalog, müzakere, iÅŸbirliÄŸi için uygun.
Salih Müslim’in hiçbiri diÄŸeri tutmayan röportajlarından İstanbul’da DışiÅŸleri Bakanlığı bürokrasisiyle görüÅŸtüÄŸünü, görüÅŸmelerde kendisine ÅŸartsız yardım sözü verildiÄŸini, Kamışlı’dan Kobani’ye Türkiye sınırları içinden bir hattın açılmasını talep ettiklerini de biliyoruz.
Peki PKK ne yapıyor?
Bunları talep ettiÄŸi Türkiye’yi yakıyor.
AKP muhaliflerinin çılgın alkışları eÅŸliÄŸinde elinde benzin bidonu “yakarız bu memleketi” tehditleriyle barışın altını oyuyor, hem de esas Türkiye kamuoyunda birkaç yıldır oluÅŸan yeni imajını yerle bir ediyor.
Kafayı koymuÅŸ bir kere. PKK, yarın İŞİD Kandil’e saldırsa kurtarmadığı için de Türkiye’yi suçlayacak herhalde.
Tahran’da bile Kobani için Türkiye BüyükelçiliÄŸi önünde gösteri yapıldığına göre…
Halbuki Kobani’ye niye müdahale etmiyorsunuz diye Kobani’nin sınırları içinde olduÄŸu, uçakları az ilerdeki Halep’i vuran Suriye de biraz tehdit edilebilirdi. Uçakları, askerleriyle Suriye’de zaten savaşın içinde olan İran’da da birkaç ATM’yi yakmak fena bir fikir olmayabilirdi.
Tabii o zaman Rojava Devrimi’nin üzerine oturduÄŸu o sakat, tarihin kaybedenler safında kalmaya mahkum ittifaklar çökebilirdi. ErdoÄŸan’a, DavutoÄŸlu’na efelenmek kadar kolay deÄŸil, Esed’e, Kasım Süleymani’ye efelenmek.
Mülteci Kürtlere yardımda bile kıskanç, narsist, her durumda örgüt menfaatlerini Kürtlerin menfaatleri üzerine koymuÅŸ devrimci bir örgüt için hiç ÅŸaşırtıcı bir performans deÄŸil bu.
Åžimdi ÅŸaşırtıcı olma sırası hükümette tabii Türk ve Kürt kamuoyunda.
Beklenen tepkileri vermeyerek. Sabrederek. Öldürücü yalanlara karşı hakikati arayarak. Kürt-Türk dostluÄŸuna, barışa, Kobani’ye, mültecilere sahip çıkmaya devam ederek…
Kobani yanı başımızda yanıyor ama, Kobanilerin neredeyse hepsi Türkiye’de. Türkiye’yi herkesin sığınabileceÄŸi bir liman olarak korumak insanlığa karşı en öncelikli görevimizdir.
O yüzden elinizdeki o benzin bidonunu yavaÅŸça yere bırakın…
8.10.2014
Turkiyegazetesi.com
Henüz yorum yapılmamış.